Bu ülkenin defalarca darbelere maruz kalıp hırpalandığı bilinen bir gerçektir. Meclisten güven oyu alıp kabul gören Hükümet ancak kendisine çizilen sınırlar dahilinde manevra yapabilirdi, manevra alanının dışına çıktığı anda rejimin, sözüm ona has sahipleri homurdanmaya başlarlardı.
Gelmiş geçmiş müdahalelerden bir derece haklı yanı olan varsa o da 12 Eylül 1980 darbesiydi, vatandaş ihtilal oldu diye sevinmişti, ama onun da darbe sonrası zulüm ve zulumat başladı. “Bir sağdan bir soldan astık” diyerek birileri bu zulmü tasdik etti. O adamın ne cezalar çekerek öldüğüne hepimiz şahit olduk.
*1980 müdahalesi öncesi Meclis meclis olmaktan çıkmış, 114. turda dahi Cumhurbaşkanını seçememişti. Sokalar kan kokuyor, kaos had safhadaydı.Halkın darbeyi alkışlaması bundadı.
Daha fazla eskiye gitmeye gerek yok, fakat 1980’den sonra yapılan tüm müdahaleler, bu millete bu memlekete sadece sıkıntı oluşturmuştur, hiçbir haklı gerekçesi olmamıştır.
28 Şubat müdahalesi kadar bu millete bu memlekete zarar veren bir müdahale olmamıştır. Mısır’da Muhammed Mursi’ye yapılan haksızlık Türkiye’de Necmettin Erbakan hocaya yapılmıştı. Ondan sonradaki yapılanmayla da hayat çekilmez hale getirildi.
Ak Parti hükümetine karşı 27 Nisan e-muhtırası hükümetin kararlı duruşuyla sanalda asılı kaldı, 17-25 Aralık FETÖ operasyonu hükümete atılmak istenen bir çelmeydi, yüce Allah(c.c.) müsaade etmedi.
Bu ülkenin iyiye doğru gidişatından memnun olmayan zındıka komitesi son olarak 15 Temmuz darbe girişiminde bunundu.
Allah bu halktan razı olsun ki cesaretini ve enerjisini Ezan, Sala, Tekbir, Vatan ve Bayraktan alarak meydanlara çıktı. İradesini sahiplenerek topları, tankları, hatta uçakları durdurdu.
Türk(Kürt) vatandaşlarımızdan astsubay Ömer Halis Demir ile Kürt vatandaşımızdan Feti Sekin bu kıyamın sembol isimleri arasında yer aldılar. Ne ilgntir ki 15 Temmuz Şehitlerine Demokrasi şehitleri yakıştırması yapıldı.
*İslam toplmunu şu üç kavram ile oyalayanlardan Allah razı olmasın; Demokrasi, İnsan Hakları ve Özgürlük. Unutmayalım bu üç kavram da İslami değerleri tanımıyor!
KHK Mağdurları var
Bu başarısız darbe girişiminden sonra hükümetin eli güçlendi, KHK’lar ile yüz binlerce kimse kamudan uzaklaştırıldı, ama bu esnada dedikodu istihbaratı yüzünden on binlerce insan mağdur edildi.
Ben o zaman Diyarbakır Ak Parti il başkan danışmanıydım, yüzlerce mağduru dinlemek durumunda kaldım. Zaten 11 bin 400 kişi hakkında ortaya çıkan “mor beyin” oyunu bu haksızlığın tehlikeli buyotunu delil olarak ortaya koydu.
Cumhurbaşkanımız, “bu örgütün tavanı ihanet, ortası ticaret, tabanı ibadet” , “at izi, iti izine karışmış” dese de en çok ibadet kısmından zarar görenler oldu. Hala haksız yere birçok kimse işine dönmeyi bekliyor. Bunların bir an evvel görevine dönmeleri elzemdir.
FETÖ mensuplarına sesleniyorum!
FETÖ’nün başının ABD himayesinde olması tek başına bu örgütün ne denli sinsi ve zararlı olması için yeterli bir delil olsa gerek.
*Baksanıza daha dün Kur’ana yapılan saygısızlığı kınama talebi bile ABD ve İngiltere tarafından BM İnsan Hakları Komisyonunda red edildi. Tabi komisyon salt çoğunluğa göre karar aldığı için red etmeleri işe yaramadı.
Devletin ladini eğitimi, abdestsiz namazsız öğretmenleri yüzünden cazip hale gelen FETÖ yurtları vatandaş için tek tercih haline gelmişti. Katılım bankası olarak Bank Asya bir numara durumundaydı. Öğretim kurumları da hem eğitim hem öğretim kalitesi bakımından birer cazibe merkeziydi.
Yani vatandaş oralara çocuğunu gönderince hem dünyası hem ahreti kurtuluyordu, hele ki son yıllarda kamu personel alımları konusunda da etkin olunca gerçekten “paralel devlet” durumuna gelmişti.
Neyse buraya kadar işin hikayesi, aslında bundan sonrası önemliydi.
FETÖ mensuplarına sesleniyorum, sakın ola bu hareketin sağında solundaysanız bir an evvel bu işten vazgeçip tövbe istiğfar edin. Samimiyetle söylüyorum bu örgüt ABD’den daha tehlikelidir. Vatandaş bu örgüte öyle kin tutmuş ki Allah muhafaza bir durum olursa komşunuz dahi sizi öldürebilir.
Mavi Marmara hadisesinde İsrail’in yanında yer alan bir kimsenin arkasında durarak manevi açıdan ne kadar yanlış bir yerde olduğunuza ap açık bir delildir. Bir kez daha düşünün bence.
Açık bir ifade ile bu örgütü çöpe atın; Eğer insansanız, müslümansanız, vatandaşlık hissi taşıyorsanız. Ama bu millete bu memlekete düşmanlığınız varsa zaten size bir diyeceğim yoktur.
Devlet erkanına sesleniyorum!
Devlet erkanına sesleniyorum sakın ola 15 Temmuz şehitlerine Demokrasi Şehidi deyip ruhlarını incitmeyin. Bu insanlar vatanına, bayrağına sahip çıkarken cesaret ve motivasyonunu Ezan, Sala ve Tekbirlerden aldılar. Türk ve Atatürk kavramlarını yeniden hortlasın diye can vermediler.
Anadolu insanını yeni belalara doğru sürüklemeyin, Kürt meselsini hak ve adalet çerçevesinde yasal ve anayasal düzeyde hal edin, öyle HDPKK belasını da bahane ederek bu sorunun çözümünü tehir etmeyin. Bu sorun durdukça kaos ve kan üzerinde siyaset yapılmaya devam edilecek, Kürt ve Türk ırkçıları bize huzur vermeyeceklerdir.
Bir an evvel Atatürkçülüğün peşini bırakıp CHP’nin altı okuna hizmet etmekten vazgeçilmelidir. Bu ülkenin generallerini artık heykellere selam vermekten kurtarın ve Anıtkabiri müze haline getirin, dünyanın hangi ülkesinde ölüye rapor veriliyor, bizde hala devletin başı anıt kabir defterine not bırakıyor, tekmil veriyor.
Vatandaşlarımıza sesleniyorum!
Ey halkım siz de kendinizi bir öz eleştiriye tabi tutup, nerde yanlış yapıyoruz ki bu operasyonlar bize çekiliyor diye şapkanızı önüne alıp iyi düşünün. Unutmayın ki “bir saat tefekkür bir yıl nafile ibadetten daha hayırlıdır” diyen bir peygamberin ümmetiyiz.
*Hile hurda bizde, hased/çekemezlik bizde, faiz, kumar, zina bizde, zulüm ve haksızlık bizde, sabah namazlarında gafletimiz had safhada. Böyle gitmez/gitmemeli, biz böyle bir günah toplumu oldukça başımıza gelenler az bile.
Zaman tövbe istiğfar zamanı, helal kepten kazanmak zamanı, kardeşe, komşuya, akrabaya selam verme zamanı, en önemlisi de aile olma zamanı. Türkiye bir aile, cumhurbaşkanımız aile reisimiz, kendisi toplumun katmanları arasında adaletin tecelli etmesi için gayret edecek biz de ona yardımcı olacağız. Asıl gayesi olarak bildiğimiz rızayı Bari için çalışmasını kolaylaştıracağız.
Her 15 Temmuz bizi bir adım daha ileriye taşımalıdır,
15 Temmuz FOTÖ’yü kötüleyerek gaz alma günü olmamalı, 15 Temmuz bu yeni dünyada ne yaptık, ne yapmadık, ne durumdayız sorularına cevap arama günü olmalı.
15 Temmuz milletin bayramıdır, devlet bu günü kontrolüne aldıkça vitrinde münafıkların gösterileri ağırlıkta olacak, derken bu memleketin has evlatları mesafeli duracak ve her geçen gün ilgisizliği artıp valilik önlerine gelecek durumuna düşecek, benden söylemesi.
15 Temmuz ruhuna sahip çıkmak durumundayız, yoksa eski tas eski hamam, kalka düşe yaşayacağız.
Haydi ya Allah bir defa daha iyi düşünelim.
NOT:Diyarbakır’da 15 Temmuz programını ilk üç gün şekillendiren üç kişilik tertip komitesinde yer aldım, “Tevhit bayrağı alanda çekilsin” denildiği gün bir adım geride durmak durumnda kendimi hisettim. Bu millet tevhit bayrağı ile barışmayana kadar hep böyle sıkıntılar yaşamak durumunda kalacak, ben buna tüm kalbimle inanıyorum.