Müslüman olmayı, mümin olmayı basit bilen hal basit insanlar var. Mümin yeryüzünde Allah’ın halifesidir, daima haktan yana olup haksızlığa karşıdır.Hatta bu vazife insan nesline verilmiş, ama soyunu sopunu kaybeden birileri bu vazifeye sahip çıkmayı bırak, hayvanlardan daha berbat hal ve davranışta bulunuyorlar.
İyiliği emretmekle, kötülüğü ortadan kaldırmakla yükümlüdür mümin, gücü nispetinde.
Öyle işine git gel, namazını kıl, orucunu tut, otur oturduğun yerde tarzında bir İslami hayat, ilahi değerlerin el verdiği bir hayat tarzı değildir.
Bu ülkeyi küffardan/düşmandan müminler müslümanlar kurtardı, kurcu meclisle “devletin dini İslam'dır”, “onların işleri aralarında istişareyledir”, denilerek halka olan güvene dayalı bir yönetim biçimi oluştu ve 23 maddelik bir anayasa ile halka umut ve motivasyon veriyordu. Daha sonra karar yeter sayısı olmadığı halde birinci meclis feshedilip seçimlere gitme kararı alındı, oluşan yeni meclisle başlayan macera hala devam ediyor, o gün bu gündür bu halk üzerinde toplumsal mühendislik projeleri uygulanıyor.
Devletin dayandığı sistem inanç ve kültürümüzle barışık değil, halka dayatılmak istenen Avrupa'nın yüzeysel taklitçiliği, ahlaksızlığıdır.
Bize kala kala, alttan üstten açıldıkça açılan kızlar, yetmiyor arada göbek düğümünü açan hayasız iki ayaklı mahluklar ve bunu bir başarı sayan deyyuslar kaldı.
Ruhsuz bir eğitimle, deizme, ateizme kayan ve her geçen gün bir adım daha cehenneme yaklaşan bir nesil ve bu nesli alkışlayan kimi kalitesiz kimseler ve buna seyirli kalan sözde ilim erbabı, hepsinin de işi yaş diyebilirim, çünkü İslam buna müsaade etmez.
Bir zamanların Timurtaş hocası gibi, bu gün itibariyle Halil Konakçı hoca gibi kimseler sesini yükseltince, onların yakasına yapışan defolu siyasetçiler karşımıza çıktı/çıkıyor.
Birileri kalkıp demiyor ki arkadaşlar bu gidişat nereye?
“İnsanımız grup grup cehenneme doğru yuvarlanıp gidiyor” diyenler içinde bazıları kulp takıyor, ileri geri konuşuyor, sözde A partisinin İslam düşmanı B vekili gibi.
Zaman zaman yazılarımda dile getiriyorum, İmam-Hatip kardeşlerimizin “irşad” adıyla bir programları olmalı, semtlerindeki tüm iş yerlerini, mümkünse tüm binaları ya da evleri ziyaret etmeleri lazım.
Günah yerinde durmuyor, yatak odası kıyafetiyle sokaklarda gezen kadınlar erkeklerin dikkatini üzerine çekerek onları taciz ve tecavüze zorluyorlar. Kendileri de “meyilatün mümmilat” ayetinin tarif alanına girip Allah’ın lanetine müstahak oluyorlar.
Şu anda en büyük bela bu açıklık saçıklık değil mi?
Buna “evet” diyen insanlar deyyus değil mi?
Buna rıza gösteren kimseler namustan yoksun değil mi?
Bir din adamının bu yanlış karşısında sessiz kalma lüksü var mı?
Bu hayatın olgunlaşmasından ve huzur bulmasından sorumlu olan her mümin bu konuda mesul değil mi?
Bu konuda bir gayret sarf eden bir müslümanı, bir din alimini uyaranlar kimin tarafıdırlar?
Bin bir çeşit kabahat işleniyor bu ülkede, bunun baş müsebbibi ruhsuz, inançsız, kültürümüzden arınmış adına eğitim öğretim denilen ve yarım/yamalak öğretmenler tarafından öğretilen defolu eğitim öğretimiz değil mi?
Halil Konakçı hocamız konuşmakta haklıdır, bu şekilde konuşmak onun vazifesidir, bizim de birer mümin olarak onun işaret ettiği yolda yürümemiz lazım.
Yoksa Türkçü, Atatürkçü, Faizci, Kumarbaz, Sarhoş, Katil ve Zani bir toplum olarak dünyada da ahrette de rezil u rüsva oluruz.
En büyük rezalette bu yanlışların arkasında durup, tebliğ vazifesini yerine getiren şahsiyetli şerefli insanlar hakkında ileri geri konuşmaktır; Özgür Özel’in Halil Konakçı hoca hakkında konuştuğu gibi.
Halil konakçılara selam olsun, siz doğru yoldasınız biz de arkanızda gelmekle yükümlüyüz.
Bu ülke bizim, bu devlet bizim, bu sistem bizim değil, bir an evvel devletimizi ilahi hukuk ile barışık hale getirip, içini doldurmalıyız.
Cumhuriyetin 2.yüzyılında sistemimizi Resul-ı Ekrem tarafından kurulan Medine İslam Cumhuriyeti durumuna getirmeliyiz, o kadar.
Vesselam.