Bu söz Temel Karamollaoğlu’na ait bir söz, ama doğruluk derecesi yüksek bir ifade, bazen muhalefetin böyle yararlı ifadeleri de oluyor. Herhalde CHP’nin “iktidardan gelen doğru da olsa biz hayır diyeceğiz” gibi bir hataya düşüp ‘haydi oradan’ diyecek halimiz yok, kabul etsek de etmesek de durum bundan ibarettir.
Ak partililerin başını iki elinin arasına alıp iki kere düşünmeleri lazım, halk bir şeyleri sezince o sezgiyi harekete geçirir ve “ben sana bu yemeği veriyorum ister ye ister yeme” diyenlere, aç kalır ama o yemeği yemez, belki alır o yemeği kendini beğenmişlerin başına döker “Bana senin yemeğin lazım değil!” der.
Dolayısıyla siyasetin bu ülkede rayına oturması için bazı temel prensiplerin değişmesi lazımdır diye düşünüyorum.
Genel olarak,
1-Türkiye'nin ikinci yüzyılında sistem olarak kendini yenilemesi lazım ve ülkenin asıl dinamikleri olan vatandaşların ülkeyi sahiplenme adına harekete geçerek birilerine pabuç bırakmaması lazım.
Türkiye Yüzyılında, Birinci meclisin ruhu, İstiklal marşının özü ve Veda hutbesinin teması ile barışık bir anaysa bize gerekiyor.
2-“Siyaset iyi insanların işidir” ifadesinden yola çıkarak, siyaseti yalan ve talan siyasetinden kurtarıp, tek bir yalanın dahi siyasetçiye yakıştırılmaması lazım.
3-Siyaset halk için, hayata katkı verme, huzur ve mutluluğu artırma ve refah düzeyini yükseltmeye endeksli yapmalıdır.
4-İslamın temel prensiplerine dayalı politikalar üreterek laiklik, kemalist sistem gibi bu milletin başına bela olan kavramlardan halkı kurtarmak lazım.
5-Sosyal devlet anlayışını geliştirerek aç ve açıkta hiçbir vatandaşımızın kalmamasına üzen göstermemiz lazım.
6-Milletvekilliği adaylığına en az 7 kriter getirip, ayrıca bir kimsenin iki dönemden fazla vekil olmasının önünü kapatmamız lazım. Ya Belediye Başkan adaylarına ne demeli? Ne acıdır ki dürüstlükte ve başarıda Tunceli’nin Komünist Belediye Başkanı örnek gösteriliyor, yazıklar olsun bize!
7-Üstat Bediüzzaman'ın ifadesiyle; “Bu gün bize sulhu umumi, affı umumi ve ref'i imtiyaz lazım” düsturundan hareket ederek FETÖ/PKK kavramlarını siyasi argüman olmaktan çıkarmak lazım.
Sevgili dostlar elinizi vicdanınıza koyun ve şu 7 maddeyi bir değerlendirin bakayım bunlardan hangisi şu anda hayatta mevcut ve ben gereksiz yere yazmışım diyebilirsiniz.
İster Ak partili, ister Pak partili ol, hele kendini bir yokla bu yedi maddeye göre halin nedir? Şöyle bir ölç biç.
Cumhurbaşkanımız gece gündüz demeden çalışıyorsa bunu günde üç öğün yemek için yaptığını kimse sanmasın, bir sorumluluk boynunda var, onun gereğini gayretli bir Müslüman olarak eksisiyle artısıyla yapmaya çalışıyor.
Muhalefetin ucuz kahramanlığı yüzünden doğru dürüst politikalar da üretemiyor. Bir muhalefet düşünün ki dışarıdan gelen sese göre kalkıp oturuyor.
Muhalefetin biri Biden’e bakıyor, diğeri Kandil’e, biri Avrupa birliğine bakıyor diğeri eski karanlık günlerin özlemini hayal ediyor. Hepsinin ortak derdi “ah şu Tayyip’ten bir kurtulsak gerisini düşünürüz” gibi siyasi bir hastalığa yakalanmış.
Birileri demiyor ki; “Erdoğan şu iki eksiğini tamamlasın, şu iki hayırlı işi de yapmaya söz versin, elbetteki yanında olacağız.” Bu açıdan Yeniden Refah Partisi ve Hüda-Par’ın cumhur ittifakına destek vermesi iyi oldu diyebilirim.
İşte ben vatandaş olarak önlerine yeddi madde koyuyorum, de haydi iktidarıyla muhalefetiyle bu maddeler etrafında bir araya gelelim, gelelim de ülkemize bir huzur ve sükunet gelsin, güven yakalasın.
Ak partiye soruyorum, niye bu 7 değeri savunmuyorsunuz?
Ak Partinin şu andaki Teşkilat Başkanı partiyi perişan edip bıraktı, onun Kayapınar için seçtiği bir önceki dönem Belediye Başkan adayı şu anda Kılıçdaroğlu’nun danışmanı.
Bir ilçenin gençlik kollarını tutup ilçe başkanına rağmen genel merkezden atıyorsunuz, teşkilat başkanı olarak hele bir düşün hiç mi bu uygulama sana tuhaf gelmiyor?
Hem kim demiş ki sen teşkilat başkanı olarak bir Ak Parti ilçe başkanından daha çok partiyi sahiplenebiliyorsunuz? Ayıp ayıp bu işi bilmiyorsanız, buyur ben geçen sene “Ak parti Ak meclislerle şahlanacak” başlıklı bir yazı yazmıştım, onu okuyun da kendinize gelin.
Evet ben de Ak partiliyim siz de Ak partilisiniz, ama aramızda bazı farklar var ben zamanımla, maddi manevi imkanlarımla partiye sahip çıkıyorum, sen ise partinin imkanlarıyla hayat sürüyor, hava cıva atıyorsun.
Ben Allah rızası için ehveni şer yaklaşımıyla partiye destek veriyorum, sen siyasi kazanç ve hesaplarla oradasın.
En önemlisi de ben hesbiyim, sen hesabisin.
Teşkilat başkanının adı, soyadı bana lazım değil, icraatı bana lazım.
Geçekten şu yerel seçimden pozitif bir sonuç almak isteniyorsa Ak partinin teşkilat başkanılığına Abdülhamit Gül gibi birisinin getirilmesi lazımdır, çünkü şu anda bir güvensizlik mevcut, Abdulhamit Gül bu güvensizliği itibara dönüştürebilir diye düşünüyorum.
Benden söylemesi.
muslumandunya.com genel yayın yönetmeni