Geçmişe dönük yerel yönetimlere baktığımız zaman üç Belediye Başkanlarının hizmeti dikkat çekiyor.
Birincisi Halil Ürün’ün Konya Belediye Başkanı,
İkincisi Recep Tayyip Erdoğan’ın İstanbul Belediye başkanı,
Üçüncüsü Mehmet Özhaseki’nin Kayseri belediye başkanı,
Başka da varsa siz söyleyin ben pek göremiyorum.
Peki bu gün yerel yönetimler nasıl kazanılabilir derseniz ona da ciddi bir fikrim var.
*Şeffaf bir şekilde, güven vererek, bu yöntemi takip eden kahır ekseriyetle belediyeleri kazanır.
Ak Partili olmam hasebiyle partim üzerinde örnek vermek isterim.
Her ilçede ilçenin iyi insanlarından “Ak meclisler” kurarak bu meclislerin Belediye başkan adaylığı için üç aday belirleme imkanı verilmeli ve partinin yetkili organları bu üç adaydan birini seçerek, diğer ikisi de birinci ve ikinci aza olacak şekilde bir ekip halinde çalışılmalı.
*Ak Meclislerin kapısında şu slogan yazılmalıdır; “Siyaset iyi insanların işidir”
Belediyenin Encümen listesi bu üç kişilik komisyonun onayıyla belirlenmeli, Belediye başkan adayları dahil tüm encümenlerin tanıtıldığı bir katalog oluşturulmalıdır.
Belediye kazanıldığı halde kısa, orta ve uzun vade de nelerin yapılabileceği büroşürlerle halka anlatılmalıdır.
Belediye başkan adayları çalışmaya başlarken tüm ilçe adayları milletin huzurunda vadlerine bağlı kalacaklarına dair yemin ederek sahaya inmeliler.
Belediyelere kamu yararı gereği ciddi bir ihtiyaç olmadıkça kimseyi işe almayacakları, mevcut personelden çalışmadan maaş alanlarının kurumdan uzaklaştıracaklarını, toplumun tüm sorunlarını kendine dert ederek rutin aralıklarla halka hesap verilecekleri güveni halka verilmelidir.
Özellikle; Aile birliği, evlilik, ölüm ve sosyal meselelerde halkın yanında olduğu kanaati halkta hasıl olmalıdır.
Halkın maddi manevi sorunlarıyla ilgilenmeyi dert edinen kimselerin Belediye başkanlığına getirilmeleri lazım.
Unutmayalım, Belediyeler halka hizmete endeskli çalışırsa toplumsal sorunlarımızın %51 kendiliğinden çözülür.
Diyarbakır Ak Parti’de ilçe belediye başkan adayları belirlenirken nasıl kazanılır değil, nasıl kaybedilir hesabı üzerinde yapılır? İnanmıyorsanız şu örneğe bakın.
Bir önceki yerel yönetim seçim sürecinde Sur ilçesi için 7 kişi müracaat etmiştik, adaylık müracaat etmeyen birine verildi. Kayda değer bir başarısı olmayan, halk tarafından pek sevilmeyen ilçe başkanına adaylık verildi.
Bakın ben nasıl bir çalışma yapmıştım aday adaylığım sürecinde.
1-Hakkımda bilgi içeren, beni tanıtan 8 sayfalık birinci kalite kuşe kağıdına basılmış BİN adet tanıtım broşürü hazırladım, adayımız bunu yapmadı.
2-100 mahalle muhtarları ile iletişime girdim, adayımız bunu yapmadı,
3-47 BİN Sur sakinlerine telefon numaramı vererek mesaj attım, adayımız bunu yapmadı,
4-40 maddelik bir çalışma yöntemim vardı, adayımız bunu yapmadı,
5-Ben hasbelkader ilim erbabı, emekli öğretmen, Sur İlçesinde iki lisede müdürlük yapmıştım, sivil toplumcu, stratejist ve yazarım, adayımızda bu özelliklerin hiç biri yok.
Böyle bir aday belirleme “nasıl kazanırım değil, nasıl kaybederim için kafa yormak anlamına gelir.” Ben bu kanaatteyim.
*Araştırıp baksınlar, bu arkadaş kimin referansı ile Sur ilçesine Belediye Başkan adayı olmuşsa o kişi kesin bu ilçede HDP’nin kazanmasını isteyen karanlık bir adamdır.
Buyur Yerel yönetimleri kazanmaya niyetiniz varsa silkelenin, hırsız arsızlara öncelik vermeyin, kasa nisa zevzeklerinin arkasında durmayın, aday belirlerken, encümen azaları listesi hazırlarken birilerinden para almayın, tabir yerindeyse başarısız öğrenciye rüşvetle sınıf atlatır gibi aday belirlemeyip halkın beddualarını almayın, Ak parti olarak bu dönemden sonra halktan da oy/alaka beklemeyin, benden söylemesi bu son fırsattır.
Devletin atına binerek siyaset yapılmaz, o attan inin halk ile kol kola yürüyün, bu zor bir şey değil benden söylemesi. Yoksa zamanın CHP’sinin başına gelen sizin de başınıza gelecek.
Şimdiden kolay gelsin.