Şimdiye kadar gelmiş geçmiş liderlerin tamamından daha sabırlı, daha tutarlı ve verdiği sözlerine bağlılığı ile huzurunuzdadır; “yaparım, ederim, geliştiririm…” vizyonu ile zamanı ve imkanı iyi değerlendiren bir şahsiyete, siyasi bir duruşa sahiptir.
Hem İslam dünyasında, hem dünya çapında karşılığı olan bir kişiliğe sahiptir.
O, ehli edep bir insan, iyi bir aile babası, iyi bir eştir, öyle ki 70 yıllık ömründe yüz kızartıcı bir söz ve hali dahi rakipleri tarafından yakalanmamış olup iffet sahibi bir kişidir. Acaba “Allah muhafaza etmiş” desek fazla mı olur?
Ülkemizin en büyük sorunların başında gelen, 400 milyar dolar maddi zarar ve 40 bin insanımızın ölmesine sebep olan Kürt meselesini çözmek üzereydi bırakmadılar, yetmedi Kürtlerin bir kısmını önce dinden soğuttular, daha sonra da kendileri gibi onları Reis’e düşman ettiler, bu işin öncülüğünü yapanların evi başlarına yıkılsın inşaallah, aç ve açıkta kalsaydık bir gün telafisi vardı, iman ve edepten yoksun yetişen gençlerimizi nasıl fabrika ayarlarına getireceğiz diye kara kara düşünüyoruz.
Seçim öncesi süreçte, başta ekonomik dengeler olmak üzere o kadar iktidarı sıkıştırdılar ki, insan aklı duruyordu, bir yandan soğan, bir yandan patates, diğer yandan dolar ve euro… yapmadıkları kalmadı. Buna rağmen bu millet Meclis çoğunluğunu Cumhur ittifakına verdi ve Erdoğan’dan yana tercihini yaptı.
ABD Başkanı "Erdoğan’ın gitmesi lazım" demesi, Kılıçdaroğlu’nun “dostlarımızla Erdoğan'ı indiririz” demesi de ilginç bir ifade olarak tarihe yazıldı.
Ne kadar sol marjinal partiler varsa, kandili/ mendili de dahil kenetlendiler ama vatandaş Reise arka çıktı, ona oy verdi, “durmak yok yola devam” dedi.
Kürtçe bir atasözü var; “dewê cerbandî ji mastê ne cerbandî çêtir e” (denenmiş ayran, denenmemiş yoğurttan daha iyidir.) Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan eksisiyle artısıyla bilinen bir liderdir, ama Kemal Kılıçdaroğlu’nun yönetim tarını bilmiyoruz.
*Yedi yardımcılı bir cumhurbaşkanını düşünün,
*Yedi renkli kimselerden oluşan bir hükumet kabinini düşünün.
*Yok efendim “İstanbul sözleşmesini” tekrar getireceğim diyen, bir başkan adayı düşünün,
*Avrupa birliği özerklik şartını getireceğim diyen bir zihniyete bakın,
*Kılıçdaroğlu’nun 300 milyar dolar para bulacağım, demesi dahi hepsi sorunlu vaadlerdir.
İstanbul Sözleşmesinin kabulü; ülkenin esarete düşmesi, inanç, kültür ve namus anlayışının ayakların altına alınması demektir. Hele ki bunu kadına yönelik şiddeti önleme ve kadın erkek eşitliği içindir demeleri var ya kocaman bir yalandır.
Bölgesel özerkliği HDP zihniyetine teslim ederse her gün bir bela, bir isyan ve bir zulüm ile karşılaşacağı demektir.Şaka bir yana bu HDP kağıt üzerinde siyasi bir parti olabilir, ama tehdit ve militarist yönüyle daima gerginlik ve kargaşadan besleniyor. İnsana hizmet ve toplumsal huzura yönelik bir plan programı yok!
Salahattin Demirtaş’ı dışarıya bırakmak normal bir şeymiş gibi, hatta iyi bir şeymiş gibi vaad etmesi de Kılıçdaroğlu’unun ne kadar düşüncesiz, vizyonu kıt biri olduğunun işaretidir. Kişi olarak Demirtaş ile ilgili bir sorunum yok, ama siyasi bir figür olarak Kürt gençlerini oyuna getirmek için tehlikeli bir zat!
Diyelim ki 300 milyar dolar borç ettiniz, bir de bunun geri ödemesi var, şayet bir kısmı hibe olsa bunun karşılığında sizden bir şeyler yontacağı kesindir.
Ezan’a, Kur’ana ne kadar dokunur? insanımızın İslam kültürü ile yaşamasına ne kadar müsaade edilir, orası da ayrı bir sorun.
Yakarım, yıkarım, bozarım siyaseti artık bu memlekete para etmez/etmemeli diye düşünüyorum.
Recep Tayyip Erdoğan demek, güven demek, istikrar demek, maddi/ manevi huzur ve zenginlik demek.
Bu ülke hepimizin, ona sahip çıkmak da vazifemizdir. Haydi ya Allah, 28 Mayıs günü sandıkta adam gibi bir lider olan Erdoğan'a oy verelim, kendimizle, ülkemizle, liderimizle iftihar edip Allah’a şükredelim.
Siz siz olun Reis’ten şaşmayın!, benden söylemesi.
Selam ve dua ile.
Eyüphan Kaya
muslumandunya.com genel yayın yönetmeni