Bilerinin beceriksizliğinden olacak ki, şimdiye kadar gariban Anadolu insanı hep dışarıdan ithal yasalarla yönetildi.
Almanya, İtalya, İsviçre, Roma, Fransa’dan kopya edilen çeviri kanunlarla İslam toplumunu idare etmeye kalkıştılar.
Huzur bulabildik mi? Hayır tabi!
Hep devlet ile millet arası açıldı, huzurumuz kaçtı, mutsuzluğa alıştık. Malum bir topluma huzur kazandırmak istiyorsanız yasa ve yönetmelik yaparken milletin temel değerlerini dikkate almanız lazımdır.
Bu İstanbul Sözleşmesi de halkın inanç ve kültürel değerleriyle çelişiyordu.
Mesela;
3.Maddesinin (f) fıkrası, 18 yaş altındaki kız çocukları kadın sayıyor, hal ve davranışlarından dolayı babasının dahi uyarmasını psikolojik şiddet kabul edip, babanın evden uzaklaşmasına sebep oluyordu,
Kız çocuklarının kendi arzusuyla cinsel ilişkiye girmesine cevaz verirken, nikah ile bir araya gelen geç çiftleri cezalandırıyordu,
Gece saat 24 sularında tanımadığınız bir yabancı ile kapınıza gelen kızınıza bir laf bile diyemiyordunuz,
Bu sözleşme kadının beyanı öncelikli kabul edip, erkeği nerdeyse insan olarak görmüyordu.
4.Maddesinde “cinsel eğilim” hakkından bahsederek homoseksvelliğe hak talep ediyordu,
Sözleşmenin içinde defalarca geçen Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ile kadın erkek için aynı tuvalet ve aynı hamam taleplerine kadar istek hakkı içeriyordu,
Bu sözleşmeye göre bir kadına “hanımefendi” demek dahi sakıncalı bir hitap tarzıydı.
12.Maddesinin 5.bendi kadına şiddet konusunda örf, adet, kültür sözde namus ve dinden gelen değerler kabul edilemez, bu değerlerin kökünün kazılması gerektiği yazıyordu, bunu da devlet bizatihi yapmalıdır deniyordu.
48.Madde Mahkemelik olan karı koca arasına arabulucunun girmesini yasaklıyor, kadına davasını geri çekme hakkını dahi vermiyordu,
Şiddeti; ekonomik, psikolojik, cinsel ve fiziksel şiddet olarak sınıflandırıp bu şiddet sınırının nerden başlayıp nerde bittiği bile belli değildi ve birçok mağduriyetlerin oluşmasına sebep oluyordu,
Partner kavramından bahsederek gayri meşru beraberlikleri tanıyordu.
Bütün bu anormallikleri fark edip “haydi oradan!” deyip bir gece vakti elinin tersiyle İstanbul sözleşmesini reddeden Cumhurbaşkanımıza selam olsun.
Artık başımız dik yürüyebiliriz, artık devletimizin bağımsız bir ülke oluğuna, yeri geldiğinde yanlışa hayır diyebileceğimize kanaatimiz oluştu.
3 yıldı, 28 büyük ilde teşkilatlanmış, üç bin dernekle bu haksız, defolu uzun vadede kadını perişan edecek, eşcinsellikle daima insanımızın midesini bulandıracak, ruhunu incitecek bu sözleşmenin kalması için Türkiye Aile Meclisi olarak mücadele ediyorduk.
Bu konuda bize destek veren birçok platform ve konfederasyonlar araştırmalar yaptı, raporlar hazırlandı, Cumhurbaşkanımıza arz edildi. Sakıncalı yönünü iyice fark eden Türkiye Aile Reisimiz Türkiye Aile Meclisinin ve paydaşlarının sesini duydu elhemdulillah.
Darısı diğer sakıncalı yasalarımızın kalkmasında ya da ıslah olmasında. Haydi ya Allah.
Eyüphan Kaya
Türkiye Aile Meclisi Yönetim Kurulu Üyesi ve Güneydoğu Bölge Başkanı.