Gerek dünyada gerekse ülkemizde bu kadar yardım kuruluşunun olması hayra alamet değil, bir kesim insanların zevzekliği yüzünden paylaşımda adalet olmadığı için olsa gerek.
3.Konfederal İslam Devleti konferansının 7.oturumda konu adil gelir dağılımıydı. Söz hakkı bana da veridi, ben de dedim ki: Gelin "Hilafet Bankası” adıyla bir banka kuralım, İslam ülkelerinin tamamı bu bankaya bütçesinin %5’ini versin, bütün dünya fakirlerine yeter, malum hayatın en çekilmez hali açlıktır, en ucuz giderilecek ihtiyaç da açlıktır, insan ekmek su ile de duyar.
Benim bu teklifim üzerinde oturumun üç konuşmacıları da %5’er dakika konuştu, oturum başkanı, bu teklifin dikkate almaya değer bir talep olduğunu ve not aldığını söyledi. Ancak oturumun üyelerinden biri olan Dünya Müslüman Alimler Birliği Genel Sekreteri Prof.Dr.Ali Muhyiddin Keredaği; “İslam dünyasının yıllık zekatı 630 milyar dolar olduğu, eğer bunu hakkıyla fakir fukaraya ulaştırabilirsek zaten yeryüzünde kimsenin aç kalmayacağını” söylemişti.
Demek istediğim yardım kuruluşlarını artırıp fakirlerin bir kısmına ulaşmaktansa, bir de yardım ederken fotoğraf çekip işin içine gösterişi katmaktansa, gelin biz fakirlerin hakkı olan zekatı zenginden alıp fakire ulaştırmanın yollarını arayalım. Devlet seküler ise topladığı vergilerle bu görevini yerine getirmekle yükümlüdür, biz de sosyal devlet anlayışına sahip çıkalım ve fakir fukara boynu bükük, mahzun kalmasın.
Mesela bizim ülkede,
*Çocuk yardımı komik bir miktar,
*Gençler için bir haçlık verilmiyor,
*Yaşlıların aylığı yetersiz,
*Emekliler bir kenara atılıyor,
*Refah payı adı altında her fakirin durumunu kapsayacak bir uygulama yok.
Tüm yardımlar Aile Sosyal Hizmetler bakanlığı eliyle yapılıyor, o da aileyi dağıtmaya endeksli politikalar üretiyor maalesef.
*Memur emekli olunca Eş yardımı kesiliyor, sanki eşiyle artık yaşamıyor,
*Babasından kalma bir maaş alan bir bayan evlenirse maaşı kesiliyor,
*Dul maaşı alan biri evlenince maaşı kesiliyor.
Sadece bu üç duruma baksanız üçü de ailenin oluşmasına sıkıntı çıkaran uygulamalardır.Bazıları bu yardımlar kesilmesin diye imam nikahıyla gayri resmi evleniyorlar, bu defa doğan çocuklar mağdur oluyor.
Benim kızım, eşinden ayrılmış iki çocuk annesi sadece ikiz doğum yaptığı için 300 lira destek aldı, onun dışında 6 yıldır hiç bir yardım almıyor, bu çocuklar ne yiyor ne içiyor, düşünen var mı? Elehmdulillah beraber kalıyoruz, kimseye minnetimiz de yok, peki diyelim bizim böyle uyumlu bir ailemiz var, ya bu imkanları olmayanlar nasıl yaşıyor acaba?
Birbirimizi aldatmayalım, bir ülkede yardım kuruluşları çok ise orada adil gelir dağımı yetersizdir, öyle koli dağıtmakla vatandaşın ihtiyacını temin etmek ilkelliktir.
Benin Sur İlçesi Belediye Başkanlığı için bir hazırlığım var, 40 maddelik bir stratejik eylem planı ile bu başkanlığa talibim. Bir maddesi ilçemdeki fakir vatandaşlarımı tespit edip, bir defada bir yıllık gıdasını temin etmektir. Vatandaşımı yardım kolileri ile uğraştıramam, şuna verildi, buna verilmedi dedirtemem.
Her ilçede;
*Aile sosyal hizmetler var,
*Sosyal yardımlaşma ve dayanışma müdürlükleri var,
*Kızılay var,
*Yardım dernekleri var,
*Hayır sever insanlar var,
Buna rağmen yardıma muhtaç kimseler de varsa kusura bakmayın burada bir terslik var bence.
Bu yardım dinamiklerini birleştirip bir elden fakirlere yardım edilirse sorun %90’dan fazla hal olur, zaten hayatta %100 başarıyı yakalamak da zordur bence.
Ama gerek dünyada ve gerekse ülkemizde bu kadar yardım derneklerinin, vakıflarının olması hayra alamet değildir diye düşünüyorum.
Benin acizane fikrim bu.
Vesselam.
Eyüphan Kaya
muslumandunya.com genel yayın yönetmeni