Bu yazımda birinci Meclis ve başına gelenleri hatırlama babından bir şeyler paylaşmak isterim.
Peşinen şunu söyleyeyim ki birinci Meclisin erken seçim kararı Anayasaya aykırı alınmıştır. Anayasanın münferit maddesine göre üye tam sayısının üçten ikisinin oyuyla erken seçim kararı alınabilir dendiği halde basit çoğunluk(yarısının bir fazlası) ile erken seçim kararı alınıyor.
Malumunuz 23 Nisan 1982 yılına kadar Çocuk Bayramı Meclisin açılış yıl dönümü olarak kutlanıyordu, 82 anayasası ile Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı oldu. İster inanın ister inanmayın bu eklemelerin tamamı aldatmacadır. Bir açıdan halka hoş görünmek için üç beş cafcaflı ifade/maddelerin ardında istedikleri yanlışları yasa ve anayasaya harmanlamaktır asıl amaç. Hele ki Türk vatandaşlarımızı ikna etmek için zaten Türk kelimesi yeterlidir, maddenin önüne, ortasına, sonuna Türk kavramı geldi mi tamamdır.
1982 Anayasası darbecilerin hazırladığı bir anayasa olmasına rağmen üzerinde 38 yıl geçti hala özüne dokunamadık, bir çok soruna sebep olduğu halde, ama kurucu Meclisin çıkardığı 1921 anayasası hemen üç yıl sonra sil baştan değiştirildi.
Peki soruyorum Kurucu Meclis niye feshedildi? Neden en demokratik, birleştirici, kucaklayıcı olan 1921 Anayasası değişti?
Peki bu yasada neler vardı?
1921 Anayasasında Birinci madde hakimiyet milletindir dese de yedinci madde bu hakimiyetin sınırlarını belirlemişti.
Buyur beraber bakalım 7.madde ne diyor?
Kanun-i Esasi madde-7: “Ahkâmı şer'iyenin” tenfizi, umum kavaninin vaz'ı, tadili, feshi ve muahede ve sulh akti ve vatan müdafaası ilânı gibi hukuku esasiye Büyük Millet Meclisine aittir. kavanin ve nizamat tanziminde muamelatı nasa erfak ve ihtiyacatı zamana evfak “ahkamı fıkhiye” ve hukukiye ile adap ve muamelât esas ittihaz kılınır. Heyeti Vekilenin vazife ve mesuliyeti kanunu mahsus ile tayin edilir.
Dikkatle baktığımız zaman “Ahkamı Şeriye” ve “Ahkamı fıkhiye” kavramları dikkatimizi çekiyor.
Tabi bu 7.maddede İttihat ve Terakki Partisi zihniyetinin önünde dağ gibi duran iki kavram var; Biri “Ahkamı şeriye”, diğeri “Ahkamı fıkhiye” Bu iki değer tek parti döneminin zihniyetine engel oluşturuyordu.
Erken seçimle vekil adaylarını da daha bir homojen seçerek oluşturulan ikinci Meclis ile Hilafet ve İslam Dinine meydan okudular.
Eğer bu hukuksuzluk olmasaydı;
*İslam dünyasının birleştirici bir müessesi olan Hilafet Makamı kaldırılmazdı,
*Bu Müslüman toplumun devletinin anayasasında İslam dini devre dışı bırakılmazdı,
*1925 olayları olmazdı,
*Kürt-Türk meselesi bu şekilde ayyuka çıkmazdı,
*Harf devrimi olmazdı,
*Ezan Türkçeleştirilmezdi,
*Kılık kıyafet devrimi olmazdı,
*CHP’nin altı okundan biri olup İslam dini üzerinde bir kalkan gibi kullanılan Laiklik bu milletin başına bela olmazdı.
*Zamanla Kumar, Faiz, Zina ve Alkol tüketimi yasal alt yapısı hazırlanmazdı.
*Milli Eğitim müfredatımızı elin gavuru hazırlamazdı,
Aslında bu şekilde İslam Dünyasının başı ezdirildi.
Tuhafıma giden şey şu, bir yandan Kurucu Meclis olarak Birinci Meclisi övüyoruz 23 Nisanı şenlikle anıyoruz, diğer yanda bu Meclisi fesheden ve üç yıl önce çıkardığı anayasayı bu kadar içi boş hale getiren Mustafa Kemal Atatürk’e de methiyeler diyoruz.
Yetmiyor Bilim Kurulunun yasağına rağmen sosyal mesafeye de dikkat etmeden Anıtkabire gidiliyor. Vah ki ne vah! “bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu” ifadesi herhalde buraya yakışır.
İstiklal Marşımızın ilk satırı Korkma! diye başlıyor, ama öyle bir kabus var ki kimin kimden korktuğu belli değil. Başka türlü bunu izah etmek mümkün değil arkadaş!
Allah bu memleketin bu milletin sonunu hayreylesin. Böyle giderse 2023 hayallerimiz suya düşecek galiba. Kemalizm’in gölgesinde 2023’e girsen ne yazar, girmesen ne yazar?
Gelin özümüzle barışalım, iman, edep ve marifetle yaşamanın yanı sıra ilim, bilim, fen ile barışık bir hayat sürdürelim.
Göreceksiniz hayat bir başka güzel olacak.
Benden söylemesi.