Bu ülkeyi rahat bıraksalar kendine huzur getirecek Anayasayı yapabilir diye düşünüyorum.
Bir defa Kemalizm’in K’si bile bu yeni Anayasaya yansımamalı, eksisiyle, artısıyla 100 yıl bu milletin başına bela edildi, bin bir türlü sıkıntıya vasıta oldu, bu sistemin hamisi olduklarını ileri sürerek, defalarca “kerameti kendinden menkul” kimseler tarafından hükümete(lere) ayar verildi, muhtıralar açıklandı, en son darbeye kalkışıldı.
Bu kadar sabıkası olan bir sistemin bir daha hayatımıza ayar vermesine müsaade edemeyiz.
Tabi Kemalizm’i, Kenanizm’i savunan varsa savunsun, çoğunluğu elde ediyorlarsa istedikleri Anayasayı da çıkarsınlar, bize de o anayasaya kerhen de olsa uymak düşer, anarşi çıkaracak halimi yok herhalde, ama insanımıza tehdit ve hakaret etmesinler, buna müsaade edilemez.
Anayasanın yapılış tarzı bellidir; ya Meclis çoğunluğu ile partiler arası asgari müştereklerle yapılır, ya da halkın referandumuna sunulur. Bunun dışında sen yapamazsın, sen edemesin demeye kimsenin hakkı yoktur.
Tutturmuşlar anayasanın ilk dört maddesine dokunamazsınız. Bir defa dördüncü maddeyi kesinlikle kaldırmak lazım, 4.madde bu millete ve meclisine aba altında sopa göstermektir, bu kabul edilemez.
İlk madde devletin şekli cumhuriyettir deniliyor, kimsenin saltanata dönme gibi bir derdi yok zaten.
Diğer maddelerde marşı İstiklal Marşı, Resmi dili Türkçe, Bayrağı ay yıldızlı bayrak ve Başkenti Ankara’dır, gibi ifadelere de kimsenin itirazı yok, peki geriye ne kaldı? Atatürk Milliyetçiliği ve Laiklik, Atatürk zaten bu milletin bir ferdi değil, babası Ali Rıza Efendi ama dedesinin adını bilmiyoruz, onun milliyetçiliğinden bize ne? Laiklik de ya devlet düzeyinde açık net ve anlaşılır bir tanımı olur, ya da Anayasada olmamalıdır. Ayrıca Türkçe dışında diğer diller de devlet nezdinde muteber ve gelişmesi için devletin imkanlarıyla çaba gösterilmelidir, gerekirse anadil eğitimi dahi verilebilir sonra iki dilli eğitime de geçilir. Her vatandaşımız en az iki dil bilse fenamı olur?
Peki bu Anayasa yaparken referansımız olmalı mı diye sorsanız, ben üç dayanak teklif edebilirim;
1-23 Nisan 1920 tarihinde dualarla açılan ve “ve emruhum şura beynehüm(onların işleri aralarında istişaryledir)” ayeti kerimesinin atmosferinde faaliyet gösteren kurucu meclisin ruhu ile barışık,
2-İstiklal Marşının 41 mısrasıyla uyumlu,
3-Veda hutbesinden ilham alan bir anayasa hazırlarsak, yeni yüzyıl bizim için bir aydınlık yüzyılı olur diye düşünüyorum.
Bu değerleri tanımayan kimseler nasıl bir anayasa yapabilirler? Vatandaşa hava cıva atarlar, dışarıya bakarak siyaset yapma çalışılır, kendini ezik görme dışında ne işe yararlar.
Mehmet Uçum bey gelmiş Anayasanın ilk dört maddesiyle, 66.maddede geçen vatandaşlık tanımıyla bir sorun yok diyor, haydaaa! Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanlığını yaparak köreldiniz galiba, zaten orada varlığınız pek hissedilmedi, bari bu tür önemli konularda ileri geri konuşma bence.
Bunlar Kemalizm’i bıraktılar bu defa Kenanizm’ci oldular. Bu ilk dört madde ilki hariç 12 Eylül ihtilali ürünü olan Anayasasının bir marifeti değil miydi? Darbe yapan askeri cunta yargılandı ceza aldı, ne hikmetse bazı vatandaşlarımız onların çıkardığı Anayasaya sımsıkı bağlanmış vaziyetteler.
Ne hikmetse bizim solcularımız da dünyadaki solculara benzemiyor, solculuk gereği herkesten önce kendisi özellikle 4.maddeye ve vatandaşlık tamına karşı çıkmalıydı, ama o tam tersini düşünüyor.
Arkadaşlar biz insanlık adına solcularımızı adam yerine koyuyoruz, ama kendini idare etmekten aciz garip kullar olduklarını, ülke meseleleri için ajandalarının boş olduğunu unutuyoruz.
Dolayısıyla bu durumda diyorum ki “Yeni anayasa Uçum/Muçum işi değil” bu süreci engelsiz akla bırakmak lazım. Top Mecliste ister istişare ile yapar, ister referanduma sunar, o kadar.
Selam ve selametle kalın.