Muhterem dostlar, bir yönetim biçimini getirirken bir bütün olarak getirmek lazım. Başkanlık sistemi üç ayak üzerinde yürüyor, Başkan halk tarafından seçilir, vekiller “darbölge seçim yöntemiyle” Meclise gönderilir, bir de ülke çapında ülke bütünlüğüne zarar vermeyecek tarzda eyalet sistemi sitemi getirilir.
Referandum sürecinde ben Diyarbakır’da yetişkinler gurubunda Ak Parti hatibiydim, seçmene böyle anlatıyor, böyle yazıyorduk. Hatta 63 gün birer şiir yazarak Başkanlık Sisteminin faydalarını yazdım. Ama vekilleri darbölge yöntemiyle seçemedik, Eyalet sistemi denilince de ne yazık ki bölünme korkusu ile pek yanaşan olmadı/olmuyor.
*Arkadaş, 85 milyonluk nüfusuyla 81 ilden oluşan Türkiye Ankara’dan dirayetle idare edilemiyor.
Bu münasebetle hem Osmanlı imparatorluğunun yönetim tarzından hem de günümüz yönetim şekillerinden faydalanarak mevcut sistemimizi revize etmemiz lazımdır diye düşünüyorum.
Bize ufuk verecek, yerli ve milli diyebileceğimiz rahatlatıcı yönetim şekli Yavuz Sultan Selim ve Molla İdris-i Bitlisi arasında imzalanan anlaşmanın güncellenmiş hali olabilir.
İdris-i Bitlisi, Yavuz Sultan Selim’e 15 maddelik bir anlaşma paketi sunmuş Sultan bir maddesine dahi itiraz etmeden olduğu gibi kabul etmiş, üstüne üstük istediği kişiyi istediği ilde/bölgede görevlendirmesi için boş fermannameler Bitlisi’ye vermiş ama Bitlisi bir tanesini dahi kullanamamış.
Federal yönetim birden fazla devletin iç işlerinde serbest, dış işlerinde merkezi yönetim tarafından yönetildiği yönetim şeklidir. Dolayısıyla bu kavramın ülkemizin yönetim şekli için kullanılması doğru değildir, dileyen savunabilir, fikir özgürlüğü açısından tahammül edilebilmelidir.
Eyalet yönetimi bir veya birden fazla ilin sınırları içinde kanunlarla kendisine tanınan ruhsat çerçevesinde eyalet valisi tarafından yönetilen bir yönetim biçimidir.
Eyalet yönetimi aynı devletin şemsiyesi altında bulunan bazı illerin benzer özellikleri ve coğrafi komşuluğu dikkate alınarak hayatı kolaylaştırma babından oluşturulur.
Mesela;
Diyarbakır, Şanlıurfa ve Gaziantep bir eyalet olabilir. Buna isterseniz Kilis ve Hatay’ı da eklersiniz.
Mardin, Batman, Şırnak, Hakkari, Siirt başka bir eyalet,
Bitlis, Van, Kars, Ağrı, Iğdır, Muş da başka bir eyalet…vb.
Bu durumda merkezi yönetim vali atamaz, belediye başkanlığı kavramı ortadan kalkar ve eyalet seçimle başa gelen Genel Vali tarafından yönetilir.
Böyle bir yönetim tarzı hayatımızı kolaylaştırır diye düşünüyorum.
Dikkatli olmak lazım, Eyalet Sisteminde “Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı” gibi bazı hayalci ve hain kimselerin işine yarayacak tarzda sıkıntılara kapı aralayacak şartlara da fırsat vermemek lazım.
Diğer illerimizin durumunu dikkate aldığımızda 15-20 eyalet ile ülkemiz daha iyi yönetilmez mi? Tabi bu korkak bazı siyasiler ve muhacir kökenli melez Türkler olmasa. Bunların yüzünden ülkemizin geleceği için hak ve adalet adına bir fikir beyan edemiyoruz yahu!
Ben şu layüsel olan bazı Kaymakamlar ve Valilerin halet-i ruhiyesini görüyorum ve engelsiz bir akılla fikir üretiyorum, ama bazıları hemen bölücülükle, ihanetle beni suçlayabiliyorlar, yazık ki ne yazık!
İstiklâl marşımız Korkma! diye başlıyor, bakıyorum bu ülkede korkakların sesi daha gör çıkıyor, yine Marşta “Hakkıdır hakka tapan milletimin istiklal” deniliyor, bakıyorum marş heykelin huzurunda saygı duruşunda durularak okunuyor, bu nasıl bir tezat, üstelik heykele de Atatürk adını takıyorlar ki alakası yok, ladini bir yönetim tarzı başımızda var, Mustafa Kemal’i de ona alet ediyorlar, bu kabul edilemez, ülkemizi bu heykel cumhuriyetinden kurtarmamız lazım, hakaret ve tehdit içermeyen hiçbir fikri susturmaya hakkımız yok, insanımız huzur içinde kendini ifade etme hakkına sahip olmalı.
Bu münasebetle diyorum ki; federasyona hayır, eyalet yönetimine evet. Çünkü bu milletin huzur ve selameti için önemli bir yönetim biçimidir. Yöneyim tarzının getirdiği sıkıntılar 1 kişiye mal edileceğine 21 kişiye mal olsun, daha iyi olmaz mı? Merkezi yönetim kendi kendini sorgulayamıyor ama Eyalet Valilerini kolaylıkla denetleyebilir değil mi?
Hatırlayın bir ara ülkemiz için 26 çoğrafi bölge gündeme gelmişti, birileri fiskos yaptı, dedikodu çıkardı, bölünme ve ihanet sözcükleri kullanılmaya başlandı ve mesele geri çekildi. Sen fikrini söylersin kabul olur olmaz, o ayrı bir şey, ama hırgır çıkarmaya kimsenin hakkı yoktur.