Olup bitenleri değerlendirirken genelde iktidar, bardağın boş kısmını görmezlikten geliyor, muhalefet de bardağın dolu kısmını görmüyor, dolayısıyla genel gidişatı değerlendirirken yerimizde patinaj edip duruyoruz.
Doğrusu Ak parti iktidarında yapılanları bir yazıya sığdırmak çok zor, ama onu zaten birileri ballandıra ballandıra anlatılıyor, ben de bu süreçte yapamadıklarını yazmaya niyet ettim.
Buyur ilk yedisini yazalım.
1-Gençliğe ciddi anlamda ulaşmakta zorlandı,
2-Camileri amacına uygun işler hale getiremedi,
3-Sivil Toplum Kuruluşlarına bir heyecan kazandırmadı,
4-Sosyal yardımlaşma ve dayanışma kapsamını yeterince genişletemedi,
5-Talim terbiyeyi Fulbright sözleşmesinden kurtaramadı,
6-Köylere verilmesi gereken önemi veremedi,
7-Darbölge vekil seçim yöntemini getiremedi..vb.
Söylenecek başka şeyler de var, şimdilik bununla yetinelim.
Peki ne yapılabilirdi?
BİR, Gençlik olarak 18-30 yaş arası 12 Milyon insanımız var, bu gençlerin hiçbirini görmezlikten gelemeyiz. Hepsi de bizim gözağarımız ve geleceğimizdir.
Bu konuda kayda değer bir fikrim var, e devlete benzer “e gençlik” portalinde 12 milyon gençliğimizi bir araya getirebiliriz.
Bu portalda;
Günün sözü, yedi tercihli gençlik nerede? Putunu, pdf tarzı kitaplar, yararlı videolar, illerin yetiştirme kursları, kamu ve özel sektörün iş ilanları vs. olmalıdır.
Ayrıca bu yaş aralığında olan gençlerimize asgari ücretin 1/5’i oranında bir cep harçlığı verilmelidir.
İKİ, Şu anda camiler sadece beş vakit ibadet yeri olarak kullanılıyor, halbuki camiler sulh ve selamet yeridir, sosyal yardımlaşma ve dayanışma yeridir, talim terbiyeye yeridir… Beytullah’ın birer şubesi Kur’anın ifadesiyle yeryüzünde Allah’ın evleridir. Bu mabetlere gereken değeri vermediğimi için hakkını bizden alıyor.
ÜÇ, Sivil Toplum Kuruluşlarına bir motivasyon kazandırabilirdi, mesele vatandaş başına üye olduğu derneklerden sadece birine aidat verebilirdi. Bunun karşılığında onların da bir sorumluluk alanı olurdu. Yakın zamanda yüz binlerce dernek sayı itibariyle 3-5 bine iner, ama yaptığı iş itibariyle kat kat verimli olurlardı.
Maalesef kendi stk’larını kurdu ve Anadolu’da karşılık bulamadı. KADEM, TÜGVA, TÜRGEV vs. Bunlar aynı mahalleye hitap ettiler.
DÖRT, Sosyal yardımlaşma ve dayanışma alanında huzur verici bir düzeyde değiliz. Yani insanımızın ele güne muhtaç olup olmadığını tam bilemiyoruz ve içimizde bir huzursuzluk var. Vatandaşlık maaşı denen bir kavramdan seçim sürecinde bahsedildi, ama devamı gelmedi. İmkanı elverişli olmayan vatandaşlarımızı kök maaş 5000 lira ve aile fertleri başına 2000+2000+… şeklinde ödemede bulunulabilirdi. Bunun tespiti, şartı şurtu makul bir yönetmelikle, adil bir yolla tespit edilebilirdi.
BEŞ, 1949 yılında Kahire’de ABD ile Talim Terbiye sahasında imzalanan bir sözleşme var; Fulbright anlaşması, bu anlaşma 4+4=8 kişi tarafından yönetiliyor, bu komisyonun üyeleri 4 tanesi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı 4 tanesi Amerikan vatandaşı, ama bir konuda oylar eşit çıkarsa ABD misyon şefi ne derse o oluyor. Yani daima ABD’nin dediği oluyor.
Bunun bir de bursu var, gözüne kestirdikleri kimseleri bu bursla dış ülkelerde okutuyorlar ve dönüşte devletin kilit noktalarına yerleştiriyorlar. Müfredatımızda bu komisyonun gözetiminde şekilleniyor, gerisini siz düşünün.
ALTI, Memleketin huzuru köylerden başlıyor, ben 2002 yılında köylerle ilgili 18 maddelik bir iyileştirme taslağını hazırlamıştım, o zaman bazı vekillere faks ile göndermiştim. Biri demiş ki; “bu komünizm manifestosuna benziyor” peki beğenmediniz daha iyi bir şey yapsaydınız ya, şimdi soruyorum, muhtar maaşlarının iyileştirmesi dışında ne yaptınız?
Halbuki orada ”köy ihtiyar heyetinin” faal hale gelmesinden bahsetmiştim, doğum, ölüm bildirimlerinin muhtar tarafından köy defterine kaydından bahsetmiştim, muhtar en az lise mezunu olup seçilince mahalli idareler yüksek okuluna sınavsız kayıt olma hakkını kazanmasını ve muhtarlık sürecinde o okulu bitirme şartı getirmesinden bahsetmiştim..vs.
YEDİ, Başkanlık sisteminde liste sıralı vekil seçmek tek kanatlı kuştan uçmayı beklemek gibi bir şey, şu anda Meclis Cumhur ittifakın etkisinde faaliyet gösteriyor, Cumhurbaşkanına karşı varlığı hissedilmiyor. Mesela Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri karşısında teklif edilen bir Kanun teklifi duydunuz mu? Hep şikayet ediliyor, “ülke KHK’larla idare ediliyor” diye, halbuki KHK’ya aykırı bir Kanun çıksa KHK düşer.
İşte bunun yolu Darbölge seçimiyle vekil seçmekten geçiyor. Darbölge seçim yöntemine göre diyelim ki şehrimizin 7 vekili var, her vekilin seçim bölgesi bellidir, her aday halk ile hemhal oluyor, vatandaş artık kime oylarını verirse, şimdi öyle midir? Birileri katakulli ile listenin ilk sıralarına yerleşiyor, kim onu oraya yerleştirdiyse artık onun namı hesabına çalışır, istisnalar hariç tabi. Listenin gerisinde yer alanlar da seçilemeyeceğini bildikleri için iş icabı seçim çalışmalarına katılırlar. Gel de ayıkla pirincin taşını.
Sevgili vatandaşlarım bu 7 sahada da istenilen düzeyde bir başarı elde edilemedi. Bunun mazereti olur mu arkadaş! zaman akıp gidiyor, dünya hızlı dönüyor, dünyada meydana gelen hadiseler, bilimsel gelişmeler baş döndürücü düzeydedir.
Bizim bazı patates kafalı vatandaşlarımız bu yazı okurken şuna takılacaklar galiba, komisyon üyelerinden 4 tanesi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı dedin de Türk demedin. Maalesef seviyemiz budur.
Arkadaşlar ben kahroluyorum, bir az ecdadımız gibi mert, cesur, inançlı ve özgüveni yüksek insanlar olmamız çok mu zordur acaba?
Değil, değil! Yeter ki Rabbimizi tanıyalım.
Selam ve selametle kalın.